Üniversitelerde Yasal Sınırı Aşan Zamlar: Öğrencilerin Hakları ve Hukuki Yollar

Türkiye’de vakıf (özel) üniversiteleri, yükseköğretime katkı sağlarken, eğitim ücretleri üzerinden sürdürülen finansal politikalar zaman zaman ciddi tartışmalara neden oluyor. Son yıllarda üniversitelerin yıllık eğitim ücretlerine enflasyonun çok üzerinde zam yapmaları, hem hukuka uygunluk açısından hem de öğrencilerin anayasal eğitim hakkı açısından sorgulanmaya başlandı. Okula kayıt olurken ödenen ücretin diğer yıllar için öngörülememesi birçok mağduriyete yol açmaktadır. Bu yazıda, üniversitelerin yasal sınırı aşan zam uygulamalarının dayandığı mevzuat, öğrencilerin hakları ve başvurabilecekleri hukuki yollar ele alınacaktır.

Vakıf Üniversiteleri Kar Amacı Güdemez

Vakıf üniversiteleri, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun Ek 9. maddesi ve Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği çerçevesinde faaliyet gösterir. Bu yönetmelik açıkça vakıf üniversitelerinin kâr amacı güdemeyeceğini ve elde ettikleri tüm gelirlerin yine eğitim faaliyetlerine harcanması gerektiğini düzenlemektedir. Buna rağmen bazı üniversiteler, maliyet artışlarını gerekçe göstererek, öğrenim ücretlerine TÜFE ortalamasının üzerinde zamlar yapmaktadır.

YÖK ve Mevzuata Göre Zam Sınırı: TÜFE Ortalaması

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 17 Temmuz 2024 tarihli duyurusunda vakıf üniversitelerinin ücret belirleme süreçlerine dair açık kurallar getirmiştir. Buna göre:

  • Ücretler yıllık ve sabit olmalı,
  • Kayıt öncesinde ilan edilmeli,
  • İlk kayıt sırasında taahhüt edilen zam oranı aşılmamalı,
  • Ve en fazla TÜFE’nin 12 aylık ortalaması kadar artırılabilmelidir.

Örneğin, 2024 yılı için açıklanan TÜFE oranı %65,07’dir. Bu sınırın üzerindeki her zam, mevzuata aykırı ve hukuki olarak iptal edilebilir niteliktedir. Bu karar YÖK’ün üst kurum olması sebebiyle bağlayıcıdır ve bu karara aykırı işlem yapılamaz.

Yasal Haklar: Tüketici Kanunu ve Haksız Şartlar

Öğrenciler ile üniversiteler arasındaki ilişki, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamında “hizmet sağlayıcı – tüketici” ilişkisi olarak değerlendirilir. TKHK madde 5’e göre, üniversitelerin tek taraflı ve orantısız zam uygulamaları “haksız şart” sayılmakta ve geçersiz kabul edilmektedir. 2 senelik sebepsiz zenginleşme zamanaşımı geçilmeden hukuki yollara başvurulmalıdır. Türk Borçlar Kanunu’nun zamanaşımının durması halini düzenleyen 53. maddesinde öğrenci okul ilişkisi boyunca zamanaşımının duracağı düzenlenmemiştir. Kanımızca ilgili maddeye  bu hususun eklenmesi gerekmektedir.

Nasıl İtiraz Edilir?

Öncelikle, öğrencinin ödemekle yükümlü olduğu meblağ hesaplanmalıdır. Bu, bir önceki yılın ödenen ücretine 12 aylık TÜFE oranı eklenerek bulunur. Üniversitenin belirlediği yeni ücret bu sınırın üzerindeyse, aradaki fark:

  • 104.000 TL altındaysa il/ilçe tüketici hakem heyetine,
  • 104.000 TL üzerindeyse önce arabulucuya ardından tüketici mahkemesine götürülerek iadesi talep edilebilir.

Henüz ödeme yapılmamışsa, öğrenci, mahkemeden “sözleşmenin uyarlanması” yoluyla fazla miktarın iptalini talep edebilir.

Ders Kaydı Sorunu ve İhtiyati Tedbir

Bazı üniversiteler, ücret ödenmeden ders kaydı yapılmasına izin vermez. Bu durumda öğrenciler, kayıt döneminde ihtiyati tedbir kararı aldırarak mağduriyet yaşamadan ders seçimi ve dönem kaydı yapabilir. Eğer okul idaresi ihtiyati tedbir kararına direnirse eğitim hakkının engellenmesi sebebiyle cezai ağır sonuçlar doğacaktır.

Yargı Kararları Ne Diyor?

Yargıtay kararları, genel olarak öğrencilerin lehine şekillenmektedir. Özellikle geçmişte fazla ücret ödenen dersler, haksız alınan ikinci dönem ödemeleri ve fahiş zamlar konusunda mahkemeler, sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında üniversiteleri geri ödeme yapmaya mahkûm etmiştir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken husus 2 senelik zamanaşımı süresidir.

 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi – 4/2025 Kararı

İlgili yargı kararında Bakırköy 5. Tüketici Mahkemesi, bir vakıf üniversitesinin “%100’ü aşan” zamlı kayıt yenileme ücretini hukuka aykırı bularak, zam oranını en fazla TÜFE – %67,20 oranında olabileceğine hükmetti. Üniversite bu karara itiraz etti, ancak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi bu kararı onayladı ve  istinaf talebini reddetti, dolayısıyla karar emsal niteliği kazandı. Bu karar gibi birçok emsal mahkeme kararı bulunmaktadır.

Anayasal Eğitim Hakkı

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 42. maddesi “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz” hükmünü içerir. Fahiş ücret artışları, doğrudan öğrencinin öğrenim hakkını tehdit eden bir unsur haline gelirse, bu durum anayasal hak ihlali olarak değerlendirilir ve hukuki süreçte ayrıca dikkate alınır.

Vakıf üniversitelerinde eğitim görmek isteyen öğrenciler, yüksek öğrenim hayalini gerçekleştirebilmek için ciddi bedeller ödemektedir. Ancak bu bedellerin hukuki sınırlar içinde kalması gerekir. Üniversiteler, enflasyonun çok üzerinde yapılan zamlarla, sadece yasal düzenlemeleri değil, aynı zamanda öğrencilerin eğitim hakkını da ihlal etmektedir. Böyle bir durumda öğrencilerin sessiz kalmaması, haklarını etkin şekilde aramaları ve gerekirse hukuki destek alarak süreci yürütmeleri büyük önem taşır. Zira eğitim, yalnızca bir hizmet değil; anayasal bir haktır.

Son Bloglar