Taklit Ürün Satma Cezası

Tüketici ilgisinin yüksek olduğu markaların taklit edilerek piyasaya sürülmesi, günümüzde ciddi bir hukuk sorununa dönüşmüş durumda. Özellikle sosyal medya, ikinci el platformları ve e-ticaret siteleri üzerinden yapılan sahte veya çakma ürün satışları, hem marka sahiplerinin haklarını ihlal ediyor hem de satıcıları cezai yaptırımlarla karşı karşıya bırakıyor. Bu durum, “çakma ürün satma cezası”, “sahte ürün satma cezası” veya “çakma ayakkabı satmanın cezası nedir?” gibi soruları sıkça gündeme getiriyor.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında tescilli markaların taklit edilmesi ve bu ürünlerin ticari amaçla satılması, ithal edilmesi, depolanması gibi fiiller açıkça suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun tespiti halinde, failler hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve adli para cezası gündeme gelebilir. Ayrıca lisanssız ürün satma cezası, yalnızca fiziksel mağazalarla sınırlı kalmayıp, internet ortamındaki satışlar için de geçerlidir.

Bu yazıda; taklit (imitasyon) ürün nedir, bu ürünleri satmanın hukuki sonuçları nelerdir, özellikle Dolap gibi uygulamalarda çakma ürün satmak yasal mı, replika ürün almak suç mu gibi sıkça merak edilen soruları hukuki açıdan ele alacağız. Ayrıca, marka hakkına tecavüz suçlarında uygulanan uzlaşma süreçleri ve bu süreçlerin satıcılar için ne gibi sonuçlar doğurabileceğini de detaylıca inceleyeceğiz.

Taklit Ürün / İmitasyon Ürün Nedir?

Taklit ürün, genellikle tescilli bir markanın adı, logosu, tasarımı veya genel görünümü taklit edilerek üretilen; bu sayede orijinal ürün izlenimi yaratmaya çalışan mal veya hizmetleri ifade eder. İmitasyon ürün, replika ürün, çakma ürün veya sahte ürün gibi ifadelerle de tanımlanan bu mallar, marka sahibinin izni olmaksızın piyasaya sürülerek tüketicilerin yanıltılmasına neden olur.

Bu tür ürünlerin temel amacı, orijinal markaların sağladığı güven, kalite algısı ve prestijden yararlanarak haksız kazanç elde etmektir. Örneğin, orijinal bir spor ayakkabı markasına benzer tasarım ve logoya sahip olan, ancak o marka tarafından üretilmemiş bir ayakkabı “taklit ürün” kapsamına girer.

Sınai Mülkiyet Kanunu açısından bu ürünler ciddi bir hukuki sorun teşkil eder. Özellikle:

  • Ürün üzerinde orijinal markanın aynen kullanılması (iktibas),

  • Ayırt edilemeyecek derecede benzerinin kullanılması (iltibas),

  • Tüketicinin yanıltılmasına neden olacak benzerliklerin bulunması

durumlarında marka hakkına tecavüz suçu oluşur.

Burada önemli olan yalnızca üretim değil; bu ürünlerin satışa sunulması, depolanması, reklamının yapılması hatta ticari amaçla internet üzerinden sergilenmesi dahi cezai yaptırım gerektirir.

Taklit ürünler her ne kadar daha ucuz fiyatlarla piyasada yer bulsa da, hem marka sahiplerinin haklarını ihlal eder hem de satıcıları çakma ürün satma cezası ve sahte ürün satma cezası gibi ciddi sonuçlarla karşı karşıya bırakır. Yasal açıdan “bilmiyordum” ya da “numune olarak bıraktılar” gibi savunmalar, genellikle geçerli kabul edilmez. Yargıtay kararları bu konuda oldukça net: tek bir ürünün iş yerinde bulunması dahi suçun oluşması için yeterlidir.

Taklit Ürün Uzlaşma

Taklit ürün satışı, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında marka hakkına tecavüz suçu olarak düzenlenmiş ve bu suçun soruşturulması ile kovuşturulması şikâyete bağlı hale getirilmiştir. Bu nedenle, mağdur olan marka sahibi şikâyetçi olmadıkça kamu davası açılamaz. Ancak şikâyet gerçekleştiği takdirde, fail hakkında cezai süreç başlar ve bu süreçte uzlaşma kurumu devreye girebilir.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesi uyarınca, marka hakkına tecavüz suçu uzlaşmaya tabi bir suçtur. Bu durum, özellikle ilk defa bu suçu işleyen kişiler veya ticari bilgisizlik nedeniyle çakma ürün sattığı iddia edilen kişiler açısından önemli bir fırsattır.

Uzlaşma Süreci Nasıl İşler?

  1. Şikâyetin ardından savcılık dosyayı uzlaştırma bürosuna gönderir.

  2. Taraflara (marka sahibi ve taklit ürün satıcısı) uzlaştırmacı aracılığıyla görüşme teklif edilir.

  3. Taraflar uzlaşmayı kabul ederse, belirli şartlar (örneğin özür, ürünlerin imhası, maddi tazminat) üzerinden anlaşmaya varılabilir.

  4. Uzlaşma gerçekleşirse ceza davası açılmaz ve süreç sona erer.

Bu süreçte, satıcının maddi bir ödeme yapması, satışı durdurduğunu taahhüt etmesi, elindeki ürünleri imha etmesi veya kamuya yararlı bir yükümlülüğü yerine getirmesi istenebilir.

Uzlaşmanın Faydaları

  • Hakkınızda ceza davası açılmaz, sabıka kaydı oluşmaz.

  • Mahkeme sürecine girilmediği için zamandan ve masraftan tasarruf edilir.

  • Marka sahibi için de dava sürecinin yükü hafifler, zarar kısa sürede telafi edilir.

Ancak şu unutulmamalıdır: Uzlaşma bir “kurtuluş yolu” değil, hukuki bir çözüm aracıdır. Aynı fiilin tekrar edilmesi durumunda uzlaşma ihtimali ortadan kalkabilir ve doğrudan hapis ve para cezalarıyla karşı karşıya kalınabilir.

Lisanssız Ürün Satma Cezası

Piyasada satışı yapılan bazı ürünler, marka sahibi tarafından özel olarak lisanslanmış olabilir. Bu durumda, o markaya ait ürünü üretme, dağıtma veya satma hakkı yalnızca lisans sahibi kişilere aittir. Lisanssız bir şekilde bu ürünlerin satılması, Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında marka hakkına tecavüz suçu sayılır ve ciddi yaptırımlarla karşılaşılır.

Özellikle elektronik cihazlar, moda ürünleri, kozmetik ve parfümeri ürünleri gibi sektörlerde lisanssız ürün satışı sıkça görülmektedir. Satıcılar, orijinal markaya ait ürünlerin izinsiz benzerlerini ya da doğrudan taklitlerini satarak hem marka sahibinin haklarını ihlal eder hem de tüketicileri yanıltır.

Cezai Yaptırımlar

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca;

“Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten, satışa arz eden, satan, ithal eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”

Bu kapsamda lisanssız ürün satma cezası, sadece üreticileri değil; bu ürünleri bilerek ticaret alanına sokan satıcıları da kapsar. Yani lisanssız ürün satan bir esnaf, mağaza sahibi ya da e-ticaret platformundaki satıcı da bu cezai sorumluluğun altına girer.

“Bilmeden Sattım” Savunması

Uygulamada bazı satıcılar, “ürünün lisanssız olduğunu bilmiyordum” savunmasına başvurur. Ancak Yargıtay kararlarına göre, bu tür savunmalar genellikle dikkate alınmaz. Çünkü profesyonel ticaretle uğraşan bir satıcının, ürünlerin kaynağını araştırma yükümlülüğü vardır. Özellikle düşük fiyatlı ve orijinal markaya çok benzeyen ürünler hakkında şüphe duyulması gerektiği kabul edilmektedir.

Ticari Faaliyet Şartı

Lisanssız ürün satma fiilinin suç sayılması için ticari amaç güdülmesi şarttır. Kendi kullanımınız için alınan bir lisanssız ürün, satış yapılmadığı sürece ceza doğurmaz. Ancak ürünleri satışa arz etmek, stoğa koymak, sergilemek gibi ticari eylemler, suçun oluşması için yeterlidir.

Dolap Uygulamasında Çakma Ürün Satmak Yasal Mı?

Son yıllarda ikinci el ürünlerin alınıp satıldığı platformlar, özellikle Dolap, Vinted, Zebramo gibi uygulamalar üzerinden yapılan ticaret büyük bir ivme kazandı. Ancak bu uygulamalarda sıkça rastlanan bir durum, orijinal olmayan yani çakma, replika, imitasyon ya da sahte ürünlerin satışa sunulmasıdır. Peki, bu platformlarda çakma ürün satmak yasal mı?

Cevap net: Hayır, yasal değil.

Dolap gibi platformlarda satış yapıyor olmanız, sizi Sınai Mülkiyet Kanunu’ndan doğan yükümlülüklerden muaf tutmaz. Eğer satışa sunduğunuz ürün, tescilli bir markanın taklidi niteliğindeyse, bu durum açıkça marka hakkına tecavüz suçu oluşturur. Suçun oluşması için ürünün fiziksel bir mağazada satılması gerekmez. İnternette ilan açmak, ürünü sergilemek, satışa sunmak da suçun işlenmesi için yeterlidir.

Yargıtay ve Uygulama Ne Diyor?

Yargıtay’a göre, internet üzerinden yapılan marka ihlallerinde, yalnızca ürünün satılması değil, satışa arz edilmesi dahi suçun oluşması için yeterlidir. Yani, taklit bir ürünü Dolap uygulamasına yüklemek ve açıklamasına “çakma ürün” veya “replika” yazmak, cezai sorumluluktan kaçmayı sağlamaz. Aksine, satıcının bilinçli hareket ettiğini gösteren bir delil olarak yorumlanabilir.

Dolap’ta Satış Yapanlar Ne Yapmalı?

  • Ürünlerin orijinalliğinden emin olmadan satışa sunulmamalıdır.

  • Özellikle ünlü markalara ait görünüm taşıyan ürünlerde fatura, belge veya marka sahibinden alınmış izin yoksa satıştan kaçınılmalıdır.

  • Şüpheli durumlarda satıştan vazgeçmek ve ürünü platformdan kaldırmak en güvenli adımdır.

Unutulmamalıdır ki çakma ürün satışı, ister fiziki mağazada ister online platformda yapılsın, çakma ürün satma cezası ve sahte ürün satma cezası kapsamında değerlendirilir ve bu durumda hem hapis hem adli para cezası ile karşılaşılabilir.

Replika Ürün Almak Suç Mu?

Tüketiciler arasında sıkça sorulan sorulardan biri de şudur: “Replika (çakma) ürün satın almak suç mu?” Özellikle yüksek fiyatlı lüks markalara ait ürünlerin birebir taklitleri, daha uygun fiyatlarla piyasada sunulmakta ve alıcı bulmaktadır. Ancak bu ürünleri satın almak da hukuki anlamda risk taşıyor mu?

Cevap: Replika ürün satın almak, doğrudan cezai sorumluluk doğurmaz, ancak belirli şartlar altında dolaylı hukuki sonuçlar doğurabilir.

Bireysel Kullanımda Cezai Sorumluluk Var mı?

Türk Ceza Hukuku’na göre, replika ürün satın alan kişinin ticari amaç gütmemesi halinde, yani yalnızca kişisel kullanım amacıyla bu ürünü alması durumunda, bu fiil cezai yaptırıma tabi değildir. Satın alan kişi, kullanmak amacıyla ürün edindiğinde “marka hakkına tecavüz” suçu işlemiş sayılmaz.

Ancak bu durumun birkaç istisnası vardır:

  • Ürün çok sayıda alınırsa, bu durum ticari faaliyet şüphesi doğurur.

  • Ürün başkalarına satılmak üzere alınırsa, ticari amaçla hareket edildiği kabul edilir.

  • Alınan ürün sosyal medya ya da e-ticaret platformlarında sergilenirse, satışa arz fiili oluşur ve cezai sorumluluk başlar.

Replika Ürün Kullanmanın Hukuki Sonuçları

Her ne kadar bireysel kullanım doğrudan suç sayılmasa da, satın alınan ürünler nedeniyle dolaylı hukuki riskler oluşabilir:

  • Gümrükte yakalanan replika ürünler, gümrük mevzuatına göre el konularak imha edilebilir.

  • Ürün markasının sahibi, sivil dava açarak tazminat talep edebilir.

  • Sosyal medya paylaşımları aracılığıyla dolaylı reklam yapılırsa, marka itibarına zarar gerekçesiyle hukuki işlem başlatılabilir.

Replika ürün satın almak doğrudan suç sayılmasa da, ticari amaç taşıyan her eylem (satış, dağıtım, reklam vb.) marka hakkına tecavüz suçunu oluşturur. Bu nedenle hem satıcıların hem de alıcıların bu tür ürünlere karşı dikkatli olması, çakma ayakkabı satmanın cezası ya da lisanssız ürün satma cezası gibi ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalmamak için bilinçli hareket etmesi büyük önem taşır.

Günümüzde çakma, replika ve taklit ürünlerin satışı yalnızca marka haklarını değil, aynı zamanda tüketici güvenini ve ticari düzeni de tehdit eden ciddi bir sorundur. Özellikle internet üzerinden yapılan satışların yaygınlaşmasıyla birlikte, bu tür ürünlere ulaşmak kolaylaşmış, ancak satıcıların karşı karşıya kalabileceği cezai riskler de artmıştır.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu çerçevesinde, marka sahibinin izni olmadan yapılan her türlü kullanım; ister fiziki mağazada ister Dolap gibi bir uygulama üzerinden olsun, suç teşkil etmektedir. Üstelik yalnızca satış değil, ürünün reklamını yapmak, stoklamak ya da satışa sunmak gibi eylemler de bu kapsamdadır.

Taklit ürün ticaretine karşı geliştirilen yasal düzenlemeler, marka sahiplerinin haklarını korumayı ve haksız kazanç elde edilmesini önlemeyi hedefler. Bu nedenle hem bireysel kullanıcıların hem de e-ticaretle uğraşan kişilerin yasal sorumluluklarını bilmesi önemlidir. Replika ürün satmanın ya da lisanssız mal bulundurmanın “küçük bir ihlal” değil, doğrudan çakma ürün satma cezası, sahte ürün satma cezası veya çakma ayakkabı satmanın cezası gibi ciddi yaptırımlarla sonuçlanabilecek bir suç olduğu unutulmamalıdır.

Son Bloglar