Hukuk dünyasında sıkça karşılaşılan kavramlardan biri olan muvazaa, özellikle taşınmaz devirleri ve borç ilişkilerinde büyük önem taşır. Tarafların, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan bir işlemi görünüşte yapmaları anlamına gelen muvazaa, Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Peki, muvazaa nedir, hangi durumlar muvazaalı işlem ya da muvazaalı satış olarak değerlendirilir? Bu yazımızda nisbi ve mutlak muvazaa gibi türleri, muvazaa şartları ve örnekleriyle birlikte detaylı şekilde ele alacağız. Hukuki sonuçları bakımından ciddi etkiler doğurabilen bu kavram, miras, boşanma, icra ve iflas gibi çok sayıda hukuk alanında karşımıza çıkmakta ve doğru anlaşılması büyük önem taşımaktadır.
Muvazaa Nedir?
Muvazaa, hukuki işlemlerde tarafların, gerçekte yapmak istedikleri irade ile dışa yansıttıkları beyanın birbirinden farklı olduğu durumları ifade eden bir kavramdır. Bir başka deyişle, taraflar görünüşte bir işlem yapmış gibi davranırken, aslında bu işlemin hukuki sonuçlarını doğurmasını istemezler. Bu tür işlemler, genellikle üçüncü kişileri aldatmak, hak ve alacaklardan kaçınmak ya da vergisel yükümlülüklerden kurtulmak gibi amaçlarla yapılır.
Muvazaa, tarafların gerçek iradelerine aykırı şekilde üçüncü kişileri aldatmak amacıyla görünüşte bir hukuki işlem yapmalarıdır. Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi muvazaa hallerini açıkça düzenlemiştir:
“Tarafların gerçek iradeleri ile dış dünyaya yansıttıkları beyanları örtüşmüyorsa ve bu irade sakatlığı üçüncü kişileri aldatmak amacı taşıyorsa, söz konusu işlem muvazaalıdır.” (TBK m.19)
Muvazaa, çoğunlukla tapuda düşük bedelle satış gösterilmesi, gerçekte satılmayan bir malın satılmış gibi gösterilmesi ya da bir borcun varmış gibi belgelenmesi gibi örneklerle karşımıza çıkar. Ancak bu tür işlemler yalnızca taraflar arasında değil, bu işlemlerden etkilenen üçüncü kişiler açısından da ciddi sonuçlar doğurabilir. Muvazaa halinde taraflar arasında yapılan görünürdeki işlem geçersizdir. Eğer taraflar arasında gizli bir anlaşma varsa, bu işlemin geçerliliği ancak şekil şartlarının sağlanmış olmasına bağlıdır.
Muvazaa Türleri Nelerdir?
Muvazaa, tarafların gerçek iradelerini gizleyerek, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla görünüşte bir işlem yapmalarıdır. Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi muvazaa kavramını açık biçimde düzenlemiştir. Bu kapsamda muvazaa dört ana türe ayrılır: mutlak muvazaa, nisbi muvazaa, adi muvazaa ve nitelikli muvazaa.
1. Nisbi Muvazaa Nedir?
Nisbi (bağıl) muvazaada, taraflar gerçekten bir işlem yapma iradesine sahiptir; ancak bu işlemi, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla farklı bir işlem gibi gösterirler. Bu durumda, görünüşteki işlem geçersiz, gizli işlem (eğer geçerlilik şartlarını taşıyorsa) geçerli olur.
Örnek: Kişi, kızına bağış yapmak ister fakat diğer mirasçılarla ihtilaf çıkmasın diye tapuda satış gösterir. Gerçek irade bağış, görünürdeki işlem satış olduğundan nisbi muvazaa söz konusudur. Burada miras kaçırmaya yönelik davranış söz konusudur.
Yargıtay 1. HD, 2021/4523 E., 2021/7891 K.: “Görünürdeki işlem ile gerçek irade farklıysa ve gizli işlem geçerli şekil şartlarını taşıyorsa, bu işlem geçerlidir; görünürdeki işlem ise hükümsüzdür.”
2. Mutlak Muvazaa Nedir?
Mutlak muvazaada taraflar herhangi bir işlem yapma iradesine de sahip değildir. Sadece görünüşte bir işlem yaparak üçüncü kişileri aldatmak amacı güderler. Gerçekte herhangi bir borç doğuran işlem yoktur.
Örnek: Kişi, mal varlığını hacizden kurtarmak için taşınmazını bir yakınına satış gibi gösterir, ancak ortada gerçek bir satış yoktur.
Yargıtay 1. HD, 2019/3145 E., 2019/7253 K.: “Tarafların görünüşteki işlemi yapma iradesi bulunmamakta ve bu işlem yalnızca üçüncü kişileri aldatmaya yönelmekteyse, söz konusu işlem mutlak muvazaalıdır ve hükümsüzdür.”
3. Nitelikli Muvazaa Nedir?
Nitelikli muvazaa, özellikle resmi belgelerin düzenlenmesinde veya kamu düzenini ilgilendiren işlemlerde muvazaaya başvurulmasıdır. Genellikle vergi kaçırmak, mirasçıları dolandırmak, eşten mal kaçırmak gibi amaçlarla yapılır. Bu tür muvazaa ceza hukuku açısından da sonuç doğurabilir.
Yargıtay, nitelikli muvazaayı miras bırakanın bazı mirasçılardan mal kaçırmak için yaptığı işlemlerle sık sık ilişkilendirmiştir. Bu tür muvazaa “muris muvazaası” kapsamında değerlendirilir.
4. Adi Muvazaa Nedir?
Adi muvazaa, mutlak muvazaanın başka bir adıdır. Tarafların gerçekte bir işlem yapma niyetleri yoktur, sadece dış görünüşte işlem yapılmış gibi gösterilir. Kanunen hükümsüzdür. Hukuki sonuç doğurmaz.
Muvazaalı İşlem Ne Demek?
Muvazaalı işlem, tarafların gerçek iradelerine uymayan, sadece şeklen gerçekleştirdikleri ve hukuk düzenini ya da üçüncü kişileri yanıltma amacı güden işlemlerdir. Bu işlemlerde görünüşte bir sözleşme yapılmış gibi görünse de, tarafların aslında böyle bir hukuki sonuç doğurmak gibi bir niyeti yoktur. Amaç; çoğu zaman üçüncü kişileri, alacaklıları ya da devleti yanıltmak ve hukuki sonuçlardan kaçınmaktır.
Örneğin, bir kişi mal varlığını hacizden kurtarmak için taşınmazını yakınına satış gibi göstererek devredebilir. Bu işlem tapuya gerçek bir satış gibi yansısa da, tarafların arasında satış bedeli ödenmemişse ve geri alma niyeti varsa, bu bir muvazaalı satış örneğidir. Hukuken bu işlem geçersiz sayılır ve muvazaa ispatlandığında işlem iptal edilebilir.
Muvazaalı işlemler, yalnızca sözleşmelerle sınırlı olmayıp bağış, alım-satım, kira, devir gibi farklı hukuki işlemlerde de karşımıza çıkabilir. Bu tür işlemler, Türk Borçlar Kanunu kapsamında “geçersiz” kabul edilir ve çoğunlukla hak kayıplarına yol açar. Bu nedenle, muvazaalı işlem yapan taraflar, bu işlemin sonuçlarına güvenemezler.
Muvazaa Şartları Nelerdir?
Bir işlemin muvazaalı sayılabilmesi için şu dört unsur birlikte gerçekleşmelidir:
- Taraflar arasında görünürde bir işlem bulunmalıdır.
- Bu görünürdeki işlem, tarafların gerçek iradesini yansıtmamalıdır.
- Taraflar arasında görünürdeki işlemle çelişen gizli bir anlaşma olmalıdır.
- Bu gizli anlaşma üçüncü kişileri aldatmak amacı taşımalıdır.
Yargıtay bu dört unsurun varlığını titizlikle değerlendirir. Eksik olan herhangi bir unsur, muvazaa iddiasının reddine neden olabilir.
Nisbi ve Mutlak Muvazaa Örnekleri
Nisbi Muvazaa Örneği:
Bir baba, kızına bağış yapmak ister; ancak mirastan mal kaçırma şüphesi oluşmasın diye satış yapılmış gibi gösterilir. Taraflar arasında satış bedeli ödenmemiş, sadece görünürde işlem yapılmıştır.
Mutlak Muvazaa Örneği:
Bir borçlu, alacaklılarından mal kaçırmak için taşınmazını kardeşine satış gibi gösterir. Ancak ortada ödeme, fiili devir veya gerçek bir irade yoktur. Taraflar bu işlemi sadece hacizden kurtulmak için yapmıştır.
Sık Sorulan Sorular
Tapuda muvazaa ne demek?
Tapuda muvazaa, gerçek iradeyi yansıtmayan ancak resmi kayıtlarda geçerli görünen işlemdir. Genellikle bağışın satış gibi gösterilmesi, satışın devretme amacı taşımaması gibi halleri içerir. Tapuda en sık yapılan muvazaa örneği ise bedelde muvazadır bu işlem, daha az tapu harcı ödemek için yapılır.
Yargıtay HGK, 2017/1-455 E., 2018/1265 K.: “Tapuda satış işlemi görünmesine rağmen gerçekte taraflar arasında bağış amaçlı bir devir varsa, bu muvazaalı işlemdir ve iptal edilebilir.”
Muvazaalı işlem geçerli midir?
Hayır. Türk Borçlar Kanunu m.19’a göre muvazaalı işlemler kesin hükümsüzdür. Ancak, taraflar arasındaki gizli anlaşma (örneğin bağış), şekil şartlarını taşıyorsa geçerli olabilir.
Muvazaalı satış olmadığı nasıl ispat edilir?
Gerçek bir satış yapıldığını ispatlamak için banka dekontları, ödeme belgeleri, tanık beyanları, tarafların davranışları, tapu devrinden sonraki kullanım biçimi gibi deliller sunulabilir. Bu delillerin, muvazaa iddiasını çürütecek derecede güçlü olması gerekir.
Yargıtay 1. HD, 2022/4123 E., 2022/9157 K.: “Gerçek satışın ispatı, ödeme belgeleri ve tarafların davranışları ile mümkündür. Muvazaa iddiasını çürüten güçlü deliller sunulmalıdır.”
Tapuda muvazaa nedir?
Tapuda muvazaa, bir taşınmazın devrinin gerçekteki amacından farklı bir şekilde gösterilmesidir. Örneğin, bağışlama işleminin satış gibi gösterilmesi durumudur.
Babam evini kardeşime devretti, ne yapabilirim?
Bu tür aramalar, mirasçılar arasında eşitsiz mal dağılımı durumlarında yapılmaktadır. Miras bırakanın, bir mirasçıyı kayırarak yaptığı devir işlemleri, diğer mirasçılar tarafından dava konusu edilebilmektedir.
Eşim mallarını başkasına devretti, hakkım var mı?
Eşler arasında mal kaçırma amacıyla yapılan devir işlemleri, özellikle boşanma sürecinde veya öncesinde gündeme gelmektedir. Bu durumda, eşin mal rejimi tasfiyesi kapsamında hak talep etme imkanı bulunmaktadır. Bir eşin mal rejiminin sona ermesinden önce yaptığı ve olağan hediyeler dışında kalan karşılıksız kazandırmalar, diğer eşin katılma alacağının hesaplanmasında edinilmiş mallara eklenir. ( TMK m. 229/2)
Yani boşanma davasından önce yapılan karşılıksız kazandırmalar, olağan sınırları aşıyorsa, mal rejimi tasfiyesinde edinilmiş mallara dahil edilir. Bu da, diğer eşin daha yüksek bir katılma alacağı elde etmesini sağlar.